2100 yılında dünyamızın nasıl görüneceğine dair 2 senaryo çizildi: Sonuçlar çok vahim olacak
Yeni araştırma, 2100 yılına dair iki çarpıcı gelecek senaryosu sunuyor: Ya cesur adımlarla refah dolu bir dünya inşa edeceğiz ya da siyasi kararsızlık ve eşitsizlikle dolu bir çöküşe sürükleneceğiz.

Araştırmacılar insanlığın kaderini şekillendirecek senaryoları ortaya koydu: 2100 yılına nasıl uyanacağımız bugün verdiğimiz kararlara bağlı.
Dünya 2100 yılında nasıl bir yer olacak? Gelişen bir refah gezegeni mi, yoksa eşitsizlik ve krizlerle boğuşan bir çöküş sahnesi mi?
Uluslararası bilim insanları, Roma Kulübü’nün desteğiyle bu sorunun yanıtını aradı. Kapsamlı bir simülasyonla geliştirilen yeni çalışmada, insanlığın önünde iki net gelecek tablosu var: Ya güçlü siyasi irade ile “büyük atılım” yaşanacak, ya da “çok az, çok geç” diyerek bedeli ağır bir duraksamaya sürükleneceğiz.
“ÇOK AZ, ÇOK GEÇ" SENARYOSU UYARIYOR
Araştırmaya göre bu unsurlar birleşirse, 2100’de gezegenin ortalama sıcaklığı 3°C’nin üzerine çıkacak, sonuçlar çok vahim olacak. Kaynaklar üzerindeki baskı büyürken, kurumlara olan güven sarsılacak, toplumsal huzur ise ciddi darbe alacak.
Gayri safi yurtiçi hasıla artarken milyonlar hâlâ yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Çünkü büyüme, adil paylaşılmıyor. Sermaye sahipleri kazanç sağlarken, emek gelirlerinin payı geriliyor. Kamu hizmetleri kısılıyor, sosyal güvenlik geriye düşüyor.
İKLİM ÇÖKÜYOR, GERGİNLİK TIRMANIYOR
Model, ülkelerin ekolojik sınırlar içinde kalarak vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını gösteriyor. Sonuç: sosyal gerilim artıyor, demokratik süreçler baskı altında kalıyor, sistem tıkanıyor.
Araştırma, cesur reformlar ve uluslararası koordinasyonla istikrarlı, yaşanabilir bir geleceğin mümkün olduğunu söylüyor. Gelir dağılımı dengelenirse, kadınlara eşit fırsatlar sağlanırsa, beslenme ve enerji sistemleri dönüştürülürse:
İklim 2°C’nin altında tutulabilir, Sosyal huzur artar, Kamusal güven yeniden inşa edilir.
TOPLUMSAL DENGE OLMAZSA DEĞİŞİM GERÇEKLEŞİYOR
Uzmanlar uyarıyor: İklim hedeflerine ulaşmak yalnızca emisyonları azaltmakla değil, toplumsal uyumu güçlendirmekle mümkün. Aksi hâlde, artan eşitsizlik ve güvensizlik her ilerlemeyi geri çeker.
Tepkiniz Nedir?






